Yazın bol güneşiyle büyüyen sebzeler türlü türlü çeşitleri ile masamıza gelirler. Kış gelip çattığında ise, yazın o ışıltılı sebzeleri gider, yerini kök sebzeler alır. Kök sebzeler ilk bakışta yazın alternatiflerine oranla bize daha mesafeli görünür. Tatları kimine acımsı gelir, şekilsiz görünüşleri ilk anda insanı kendine çekmeyebilir.
Oysa kök sebzeler mutfağımızda hem lezzet hem besleyicilik bakımından çok önemli yer tutar. Yerin altında gelişen bu bitkiler, toprağın zenginliklerini alarak büyür, birer vitamin ve mineral deposu haline dönüşür. Bitkinin yaprakları ise güneşin enerjisini depolar ve sebzeye aktarır. Bu sebzeler sadece kıymetli bileşenler bakımından zengin değildir; aynı zamanda birer lif kaynağıdır. Böylece sindirim sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Antioksidan özellikleri kuvvetlidir. Kompleks karbonhidratlar bakımından zengindir, dolayısıyla hem uzun süreli tok tutar ve enerji verir hem form tutmaya yardımcı olur. Kalori ve yağ bakımından da son derece düşük değerlere sahiptirler. Adeta lezzet ve şifa doludur. Kök sebzelerin içindeki yoğun mineral oranları, kişinin zihinsel ve ruhsal sağlığına da etki eder.
Öte yandan kök sebzeler kış sofralarının değişik tariflerle şenlenmesini sağlar. Turşusunu kurabilir, çeşit çeşit zeytinyağlısını ve çorbasını yaparak değişik tarifler deneyebilirsiniz. Yemeklerin içine rendeleyebilir, suyunu çıkarıp içebilirsiniz. Fırında kök sebze tarifleri, kök sebze salatası, kök sebze çorbası gibi tarifler hazırlayabilirsiniz.
Şimdi gelin, kışın soğuk günlerinin bizlerle hediyesi kök sebzeleri daha yakından tanıyalım.
Patates
Önce en bilindik tatlardan başlayalım. Kök sebzeler denilince, hayatımızın olmazsa olmazı patatese önceliği vermek gerekir. Patates potasyum, manganez ve fosfor bakımından son derece zengindir. İçinde bol miktarda C vitamini ve B6 vitamini bulunur. Antioksidan içeriği vardır. Patates böylesine besleyici olmasına rağmen yoğun karbonhidrat içeriği ve genellikle ağır yağlı kızartmalar şeklinde hazırlandığı için, sağlıklı beslenenlerin tercihleri arasında pek yer almaz. Ancak kızarmış ve işlenmiş patates ürünleri yerine, haşlanmış veya fırınlanmış patates tercih etmeniz, lezzetinin keyfini çıkarmanızı ve besleyiciliğinden gönül rahatlığıyla faydalanabilmenizi sağlar. Özellikle Hayfene Cips Baharatı ile tatlandırabileceğiniz fırın patatesler, favori lezzetleriniz arasına girebilir.
Havuç
Turuncu ve mor havuç ülkemizde en sık yetişen havuç çeşitleri. Turuncu havuç salatalara, kimyonlu cevizli tarator gibi mezelere, tencere yemeklerine ve çorbalara eklendiğinde kendi nefis lezzetini ve rengini tarife verir. Hem görsel olarak keyiflidir hem de tat olarak. Havuç göz sağlığı denilince ilk akla gelen besinlerdendir. A vitaminin öncülü olan beta karoten yönünden zengindir. Bu sayede kansere karşı koruyucu olduğu düşünülür. B, C, E ve K vitaminleri ile potasyum ve manganez yüklüdür, bunlar kemik sağlığına fayda eder. Mor havuç da turuncu kardeşi gibi vitamin ve mineral deposudur. Ayrıca soğuk algınlığı gibi hastalıklara karşı koruyucudur. Salataların içine rendelenebilir, tek başına yenebilir, kaynatılarak suyu içilebilir veya turşusu kurulabilir.
Soğan
“Türkiye’de bir mutfakta mutlaka bulunması gereken malzemeler” listesi yapsak, ilk sırayı belki de soğan alırdı. Soğan her şeyden önce tencere yemeklerimizin başrol oyuncusu. Mezelere eklenir, közde, mangalda pişirilir, kebabın, etin, balığın yanına yenir. Sumakla birleşip salataya, pul biberle karışık dürüme girer, lezzeti ikiye katlar. Soğan tüm bu lezzet meziyetlerinin yanında çok da faydalıdır. Antibakteriyel özelliği nedeniyle, grip ve soğuk algınlıklarında suyu çıkarılıp içilir. Kansere karşı önleyici olduğu düşünülür. Kemiklere, bağ dokulara, kaslara faydası vardır. B vitaminleri, C vitamini, potasyum, folat ve fosfat bakımından zengindir.
Sarımsak
Sarımsak bir lezzet ve sağlık küpüdür. Antibiyotik ve antibakteriyel özelliği vardır. İltihaplarla savaşır. B6 vitamini deposudur. C vitamini, kalsiyum, selenyum ve fosfor bakımından çok zengindir. Sarımsak manganez denilince de ilk akla gelen besinlerdendir. Sarımsak kolesterolü düzenler, ödemlerden kurtulmaya yarar, solunuma iyi gelir, kan şekerini dengeler. Sarımsağın kullanım alanı da son derece geniştir. Güçlü ve kendine has lezzetiyle yemeklere, zeytinyağlılara, çorbalara, salata soslarına, mezelere girer. Çiğ kullanılacağı zaman havanda tuzla dövülüp özünü salması sağlanır. Pişirileceği zaman tüm yemeklerden önce yağ ile bir arada ısıtılarak kullanılır.
Kereviz
Kerevizin içinde yok yok! B6, C, K vitaminleri, potasyum, magnezyum, manganez, fosfor, folat, bolca lif ve dopdolu lezzet! Kereviz vitamin ve mineral dolu olması sayesinde kemik ve eklemlere iyi gelir. İçindeki lifler sayesinde sindirime destek olur. İdrar söktürücü özelliği olan kereviz sinir sisteminin de dostudur. Kerevizin kokusu kimlerini rahatsız eder. Bundan kurtulmak için limonlu suyla haşlamak mümkün. Ayrıca çiğ şekilde rendeleyip salataların içine katabilir, yoğurtlu mezesini yapabilir, sebze çorbalarına koyabilirsiniz. Kerevizin en güzel tariflerinden biri ise, portakalla pişen zeytinyağlı tarifidir.
Turp
Kırmızı, beyaz, siyah, mor… Çeşit çeşit renkleri, boyları ve tatlarıyla turp ailesi kışın vazgeçilmezlerinden. Tüm turpların ortak özelliği C vitamini açısından çok zengin olmalarıdır. Turp ayrıca vücudumuzdaki demir emilimini artırır. Kök sebzelerin çoğunda olduğu gibi potasyum ve fosfor içerir. Güçlü bir antioksidan olan turp, lifli yapısı sayesinde sindirim sisteminin çalışmasına da yardımcı olur. Aynı zamanda yüklü miktarda folat içerir; bu nedenle hamilelik öncesinde ve hamileliğin ilk aylarında bolca turp tüketmek sağlıklı bir seçimdir. Turpu rendeleyip zeytinyağı limon ile karıştırarak çok basit ama nefis bir tat elde edebilirsiniz. İnce ince doğrayıp salatalarınıza katabilirsiniz. Sandviçlerinizin içine koyabilir veya sade olarak dilimler halinde yiyebilirsiniz. Diğer kök sebzelerle bir araya getirerek kendi sebzeli tuzunuzu hazırlayabilirsiniz.
Pancar
C vitamini deposu pancar, enfeksiyon ve soğuk algınlığı gibi hastalık dönemlerinde destekleyici bir görev görüyor. Antioksidan özelliği sayesinde kalbi koruyor, kansere karşı koruyucu görevi üstleniyor. Kan basıncının düşürülmesini, böbreklerin daha düzenli çalışmasını sağlıyor. Lif bakımından da zengin olan pancar bağırsakların düzenli çalışmasını sağlıyor. Pancarı küçük küçük doğrayarak az miktar zeytinyağında kavurabilir, suyunu çıkarıp içebilir, turşu olarak hazırlayabilirsiniz. Ayrıca ince ince keserek fırına atıp pancar cipsi yapabilirsiniz. Rendeleyip yoğurtla karıştırarak meze haline getirebilirsiniz.
Şalgam
Şalgam, C vitamini, çinko, beta karoten ve lifle doludur. Manganez ve potasyum bakımından da zengindir. Şalgam bağışıklığı güçlendirir, sindirim sistemi üzerinde olumlu etki yapar. Kimi kanser tiplerinin önlenmesinde etkisi olduğu düşünülür. Şalgamı tüketmek için ilk akla gelen tarif şalgam suyu hazırlamaktır. Şalgam suyunu taneli biçimde servis ederek özellikle et yemeklerinin yanına nefis bir tat katabilirsiniz. Ayrıca şalgam kızartması yapabilir, haşlayıp doğrayarak salatalara katabilir, rendeleyip hafif kavurarak yoğurtlu mezesini hazırlayabilirsiniz.
Zencefil
Zencefilin becerileri saymakla bitmez. Kışın dolaplardan eksik edilmemesi gereken bir kök sebzedir. Zencefil her şeyden önce toksinlerden arındırıcıdır. Doğal bir antibiyotiktir. İltihapların vücuttan atılmasına destek olur. Mide bulantılarına, adet ağrılarına, karın kramplarına iyi gelir. Nezle, grip, soğuk algınlığı gibi hastalıkların önlenmesi ve iyileştirilmesinde kullanılır. Türk mutfağında çok sık kullanılmasa da, baharatlı, ilginç tadı pek çok yemeğe nefis bir lezzet katar. Yeşil detoks çorbalarına ekleyebilir, toz zencefili et yemeklerine ve pilavlara katabilirsiniz. Taze veya kurutulmuş kök zencefil ile ise, nefis çaylar hazırlayabilirsiniz.